Hasta Kan Yönetiminin Hedefleri
Hasta Kan Yönetiminin Tanımı:
"Hasta Kan Yönetimi (HKY)" multidisipliner, kanıta dayalı, hasta için en uygun tedaviyi sağlamayı amaçlayan, hastanın kendi kanının optimizasyonu sağlanarak kabul edilebilir düzeyde anemi riski ile birlikte, kan ve kan bileşenlerinin transfüzyonunu azaltmayı amaçlayan bir tedavi modelidir.
HKY uygulamaları ile transfüzyondan tamamen kaçınmak mümkün değildir. Halihazırdaki tüketim önemli ölçüde azaltılabilecektir.
Bu sayede sadece kan transfüzyonunun yan etkileri önlenmekle kalmaz, aynı zamanda önceden var olan veya ortaya çıkabilecek anemi riski de en aza indirilir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) önerisi:
2010 yılından bu yana DSÖ, tüm Üye Devletler için hasta kan yönetimi uygulamalarının hayata geçirilmesini tavsiye etmektedir. HKY uygulamaları, kan bileşenleri veya bunların kullanımını değil hastayı tedavinin merkezine koyar., Hasta tedavisini en uygun şekilde yönetmeye yönelik disiplinler arası, multimodal bir yaklaşımdır.
Hasta kan yönetimi öncelikle,
Hasta Kan Yönetimi Uygulamalarında Karşı Karşıya Kalınan Riskler:
Preoperatif olarak, kardiyak olmayan cerrahi hasta grubunda izlenen ve %30'lara varan anemi oranı, transfüzyon, komplikasyonlar ve postoperatif mortalite için bağımsız bir risk faktörü oluşturur. Sonuç olarak, anemi teşhisi ve tedavisi, HKY’nin temel yapı taşlarındandır.
Bu hastaların çoğunda anemiye tedavi edilebilir bir durum olan demir eksikliği yol açar. Erken tanı ve tedavi önemlidir. Ancak, ameliyata 2-3 hafta gibi kısa bir zaman aralığı kalsa bile, anemi tedavi edilmelidir.
Hastane kaynaklı anemiyi önlemek çok önemlidir.
Bu amaçla:
Gereksiz kan kaybını azaltmak için uygulanabilecek diğer önlemler ise aşağıda sıralanmaktadır:
Ayrıca, akut kanamalı hastalarda kan kaybını en aza indirmek için uygun cerrahi tekniklerin, cell-saver vb. yöntemlerin uygulanması da intraoperatif kan kaybını azaltmak için kullanılabilecek diğer önlemler arasında sayılabilir.
Eritrosit transfüzyonunun temel amaçları dokuların oksijenizasyonunun sağlanması ve anemi ilişkili komplikasyonların önlenmesidir. Bununla birlikte, aneminin tedavisi mümkün değilse veya yetersizse transfüzyon kaçınılmazdır. Eritrosit transfüzyonu akut kanaması olmayan hastalarda hemen daima tek ünite ile gerçekleştirilmelidir. Ayrıca, transfüzyon kararında hastaya özgü faktörler (örn. Yaş, tanı, komorbidite), laboratuvar değerleri (örn. Hemoglobin konsantrasyonu, trombosit sayısı, koagülasyon testleri), koagülopatinin varlığını ve tanımlanmış fizyolojik faktörleri (oksijen ihtiyacı ve hemodinamik durum) göz önünde bulundurularak alınmalıdır. Kardiyovasküler risk altındaki hastaların, geriatri veya onkoloji hastalarının şu anda önerilen değerlerden daha yüksek bir transfüzyon değerinden fayda sağlayıp sağlamayacağı belirsizliğini korumaktadır. Kan bileşenlerinin günlük uygulamalarda kullanımını optimize etmek ve talep eden hekime kalite kontrol amacıyla destek olmak için, entegre tedavi ve karar algoritmasına (laboratuvar sonuçları, uyarılar) sahip bilgisayar destekli programların kullanımı kuşkusuz avantajlıdır.
Hasta Kan Yönetiminin Ana Hedefleri:
HKY ilk olarak elektif cerrahi operasyonlarda kullanılmıştır. Ancak HKY ilkeleri acil cerrahi, travma yönetimi ve diğer tıbbi durumlara da uygulanabilir.
Kan bileşeni odaklı transfüzyon tıbbından kan koruyucu ("kansız") tedavi konseptlerine doğru gelişen paradigma kayması, kapsamlı hasta kan yönetimi uygulamalarına yol açar.
HKY yalnızca eritrosit konsantresi değil, aynı zamanda tüm allojenik kan bileşenlerinin transfüzyonlarından kaçınmayı içerir.
Hasta Kan Yönetimi "Üç Temeli" olan bir sistem olarak tanımlanmaktadır.
Birinci temelin rolü:
Hastanın kendi eritrosit kitlesini en uygun yönetme amacına yöneliktir.
Bu amaç için aşağıdaki süreçlerin uygulanması gereklidir.
*Laboratuvar yöntemlerini geliştirmek ve uzlaşı ile oluşturulmuş parametreleri kullanmak,
*Uzlaşı ile oluşturulmuş tedavi kılavuzlarını kullanarak anemiyi tedavi etmek,
İkinci temelin rolü:
Kan kaybını ve kanamayı en aza indirme amacına yöneliktir.
Bu amaç için aşağıdaki süreçlerin uygulanması gereklidir.
Örneğin:
Üçüncü temelin rolü:
Aneminin fizyolojik toleransını optimize etme amacına yöneliktir.
Bu amaç için aşağıdaki süreçlerin yönetilmesi gereklidir:
Hasta Kan Yönetiminin Hedefleri
Hasta Kan Yönetiminin Tanımı:
"Hasta Kan Yönetimi (HKY)" multidisipliner, kanıta dayalı, hasta için en uygun tedaviyi sağlamayı amaçlayan, hastanın kendi kanının optimizasyonu sağlanarak kabul edilebilir düzeyde anemi riski ile birlikte, kan ve kan bileşenlerinin transfüzyonunu azaltmayı amaçlayan bir tedavi modelidir.
HKY uygulamaları ile transfüzyondan tamamen kaçınmak mümkün değildir. Halihazırdaki tüketim önemli ölçüde azaltılabilecektir.
Bu sayede sadece kan transfüzyonunun yan etkileri önlenmekle kalmaz, aynı zamanda önceden var olan veya ortaya çıkabilecek anemi riski de en aza indirilir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) önerisi:
2010 yılından bu yana DSÖ, tüm Üye Devletler için hasta kan yönetimi uygulamalarının hayata geçirilmesini tavsiye etmektedir. HKY uygulamaları, kan bileşenleri veya bunların kullanımını değil hastayı tedavinin merkezine koyar., Hasta tedavisini en uygun şekilde yönetmeye yönelik disiplinler arası, multimodal bir yaklaşımdır.
Hasta kan yönetimi öncelikle,
Hasta Kan Yönetimi Uygulamalarında Karşı Karşıya Kalınan Riskler:
Preoperatif olarak, kardiyak olmayan cerrahi hasta grubunda izlenen ve %30'lara varan anemi oranı, transfüzyon, komplikasyonlar ve postoperatif mortalite için bağımsız bir risk faktörü oluşturur. Sonuç olarak, anemi teşhisi ve tedavisi, HKY’nin temel yapı taşlarındandır.
Bu hastaların çoğunda anemiye tedavi edilebilir bir durum olan demir eksikliği yol açar. Erken tanı ve tedavi önemlidir. Ancak, ameliyata 2-3 hafta gibi kısa bir zaman aralığı kalsa bile, anemi tedavi edilmelidir.
Hastane kaynaklı anemiyi önlemek çok önemlidir.
Bu amaçla:
Gereksiz kan kaybını azaltmak için uygulanabilecek diğer önlemler ise aşağıda sıralanmaktadır:
Ayrıca, akut kanamalı hastalarda kan kaybını en aza indirmek için uygun cerrahi tekniklerin, cell-saver vb. yöntemlerin uygulanması da intraoperatif kan kaybını azaltmak için kullanılabilecek diğer önlemler arasında sayılabilir.
Eritrosit transfüzyonunun temel amaçları dokuların oksijenizasyonunun sağlanması ve anemi ilişkili komplikasyonların önlenmesidir. Bununla birlikte, aneminin tedavisi mümkün değilse veya yetersizse transfüzyon kaçınılmazdır. Eritrosit transfüzyonu akut kanaması olmayan hastalarda hemen daima tek ünite ile gerçekleştirilmelidir. Ayrıca, transfüzyon kararında hastaya özgü faktörler (örn. Yaş, tanı, komorbidite), laboratuvar değerleri (örn. Hemoglobin konsantrasyonu, trombosit sayısı, koagülasyon testleri), koagülopatinin varlığını ve tanımlanmış fizyolojik faktörleri (oksijen ihtiyacı ve hemodinamik durum) göz önünde bulundurularak alınmalıdır. Kardiyovasküler risk altındaki hastaların, geriatri veya onkoloji hastalarının şu anda önerilen değerlerden daha yüksek bir transfüzyon değerinden fayda sağlayıp sağlamayacağı belirsizliğini korumaktadır. Kan bileşenlerinin günlük uygulamalarda kullanımını optimize etmek ve talep eden hekime kalite kontrol amacıyla destek olmak için, entegre tedavi ve karar algoritmasına (laboratuvar sonuçları, uyarılar) sahip bilgisayar destekli programların kullanımı kuşkusuz avantajlıdır.
Hasta Kan Yönetiminin Ana Hedefleri:
HKY ilk olarak elektif cerrahi operasyonlarda kullanılmıştır. Ancak HKY ilkeleri acil cerrahi, travma yönetimi ve diğer tıbbi durumlara da uygulanabilir.
Kan bileşeni odaklı transfüzyon tıbbından kan koruyucu ("kansız") tedavi konseptlerine doğru gelişen paradigma kayması, kapsamlı hasta kan yönetimi uygulamalarına yol açar.
HKY yalnızca eritrosit konsantresi değil, aynı zamanda tüm allojenik kan bileşenlerinin transfüzyonlarından kaçınmayı içerir.
Hasta Kan Yönetimi "Üç Temeli" olan bir sistem olarak tanımlanmaktadır.
Birinci temelin rolü:
Hastanın kendi eritrosit kitlesini en uygun yönetme amacına yöneliktir.
Bu amaç için aşağıdaki süreçlerin uygulanması gereklidir.
*Laboratuvar yöntemlerini geliştirmek ve uzlaşı ile oluşturulmuş parametreleri kullanmak,
*Uzlaşı ile oluşturulmuş tedavi kılavuzlarını kullanarak anemiyi tedavi etmek,
İkinci temelin rolü:
Kan kaybını ve kanamayı en aza indirme amacına yöneliktir.
Bu amaç için aşağıdaki süreçlerin uygulanması gereklidir.
Örneğin:
Üçüncü temelin rolü:
Aneminin fizyolojik toleransını optimize etme amacına yöneliktir.
Bu amaç için aşağıdaki süreçlerin yönetilmesi gereklidir: